Selam. Bu kez kişisel bir güncellemeyle karşınızdayım.
Yıllardır bana sorulan, rica edilen, "bi el atmam istenen" şeyleri paket haline getirip ülkemiz için pek alışıldık olmayan bir iş modeline dönüştürdüm: Ajans danışmanlığı. Tabii ki hepiniz iletişimcisiniz, kendi dükkanınızla ilgili her şeyin en iyisini siz biliyorsunuz ama ataların da bildiği bir şey var: Terzi kendi söküğünü dikemez. (Dikemez derken "beceremez" anlamında değil, sıra bir türlü gelmez anlamındaymış bu. Evet.)
Pazarlama dünyası; süper işler yaptığını, endüstriye dair yeni perspektiflere sahip olduğunu, on numara bir ekiple çalıştığını ama bunları gereğince anlatamadığını düşünen ajanslarla dolu. Ya gerekli ilişkileri kuramamışlardır ya da "şu ayı da atlatalım da" dedikleri aylar bir türlü bitmek bilmiyordur filan. Kimisi kapsamlı bir yeniden yapılanmanın kaçınılmaz olduğunun farkındadır ama ya ne tarafa gideceğini kestiremiyordur ya da 'eli bir türlü gitmiyordur'. Kimisi çalıştığı mis gibi network'ten ayrılıp kendi ajansını kurmuştur ama bir türlü görünür olamıyordur…
Uzatmaya gerek yok, bildiğiniz sorunlar. Aslında dünyada "branding the branders" gibi tanımlamalarla yıllardır var olan bir iş kolu. Eski ajans tanımlarının ve sınırlarının boşa çıktığı, 'her şeyin birbirine girdiği' şu dönemde gerekliliğinin daha da arttığını düşünüyorum.
Neler sunuyorum?
Ajansların şu anda –çözümü sürekli ertelenen– 4 temel problemi var:
🙄 Kendilerinin, yaptıkları işlerin, bakış açılarının ve gelecek planlarının iletişimini yapamamak.
Ajansın hikayesini çıkarıp –ya da yeniden yazıp– ona uygun bir iletişim planı çıkarıyorum.
'Haber olabilecek' şeyleri masaya yatırıp oradan gerçekten ilgi çekecek içerikler çıkarıyorum ve böylece hedef mecraların editörlerine onları da tatmin edecek öneriler sunuyorum.
Ajans adına konuşacak kişi ve kişilerle birlikte çalışıp hangi noktaların vurgulanması gerektiğini netleştiriyorum.
Ve tabii ki medya görünürlüğü için doğru kapıları çalıyorum.
Etkinlik görünürlükleri için ajansın yapısına uygun öneriler sunuyorum, organizasyon sahipleriyle ajans arasında köprü olmaya çalışıyorum.
Özetle bu madde bir PR ajansının yapması gereken her şeyi kapsıyor.
🙄 Sürekli işlere gömülü vaziyette yaşadıkları için etrafta olan bitenlerden, trendlerden, fırsat ve tehditlerden yeterince haberdar olamamak; bu sebeple kendilerini güncelleyememek.
Ajansı etkilemesi muhtemel 'yaklaşan şeyleri' ve akımları içeren düzenli raporlar hazırlıyorum.
Ajansın mevcut hali bir yeniden pozisyonlamayı gerektiriyorsa bunun için açık alanları, hangi yoldan nereye varılabileceğini vs. çalışıp yol haritası çıkarıyorum.
🙄 Müşterilerine uzaktan bakamamak.
Ajanslar günlük işlere o kadar yoğunlaşmak zorunda ki, geriye çekilip müşterilerinin genel gidişatına, fırsatlara ve yoldaki çukurlara göz atamıyorlar. Ben düzenli güncellemelerle oraları yormayacak nitelikte özet güncelleme ve öneriler sunuyorum.
🙄 Son problem de aslında ilk bakışta benim de görmediğim ama ajans insanlarıyla konuştukça neredeyse en öncelikli dertleri olduğunu gördüğüm bir şey: Ajans çalışanlarının potansiyelini ortaya çıkaramamak.
Ajans insanları, yapıları gereği sadece 'işini yapıp' tatmin olabilecek yapıda değiller. Hemen hepsinin ikincil yetenekleri, hayalleri var. Bunu ortaya çıkarıp gerektiği gibi işlemek hem onlara ekstra motivasyon sağlıyor hem de ajansın çok uzaklarda aradığı yeteneklerin yanıbaşlarında olduğunu gösterebiliyor.
Böyle. Varılmak istenen yer özetle; hak ettiği medya görünürlüğünü elde eden, mevcut ve potansiyel müşterilere kendini anlatabilen, sürekli güncel kalan, mevcut ve potansiyel çalışanlarının parçası olmaktan gurur ve mutluluk duyduğu bir ajans.
"Gerçekten de böyle bir ihtiyacımız var, Akın bu noktada iş görebilir sanki" ya da "bu kim ki böyle konuşuyor ya" diyen olursa akin@tamamdir.net adresine bi' ses edebilir.
Tabii öncesinde ajans dünyası hakkındaki genel bakış açıma göz atmak faydalı olabilir.